Kürsü
Allah’ı tanımak, hayatı anlamaktır-Abdullah Büyük
Allah’ı doğru bir şekilde tanımak ve anlamak ancak Kur’an ile mümkün olabilir. Öyleyse her şeyden daha çok sevdiğimizi söylediğimiz (inancımızın gereğidir) Rabbimizi kendisinin kelamından tanıyarak işe başlamamız gerekiyor. Öncelikle Allah isminden başlayarak Kur’an’da Rabbimizin kendisi için kullandığı Esma’sının anlamını doğru bir şekilde anlamak hayatımıza anlam katacak ilk adım olacaktır. Böylece yaşadığımız hayatın merkezine Allah’ı koymuş olacağız. Bu aynı zamanda Allah’a teslim etmemiz gereken ilk haktır.
Ä°nsan yeryüzüne teÅŸrif ettiÄŸi andan itibaren zihninde hayatın anlamını anlama mücadelesini de baÅŸlatmıştır. Çünkü Ä°lahi Ä°rade insanın fıtratına yaÅŸamış olduÄŸu hayatı anlamlandırma arzusunu yerleÅŸtirmiÅŸtir. Ä°nsan için sevme, sevilme, ilgi görme, takdir edilme duyguları ne kadar gerekli ve önemliyse, hayata anlam vermekte o kadar öneme haizdir. Bütün vahiyler ve Rahmet Elçileri kendilerine muhatap olan insanlara hayatın ve onun öteki yüzü olan ölümün anlamını anlatarak eÄŸitime baÅŸlamışlardır. Hayatın anlamını kavramak, beÅŸerin insan olabilmesi için adeta baÅŸlangıç noktasıdır. Bu noktadaki yanlış bir baÅŸlangıç bir ömrü heba etmek demektir. Çünkü ömür, adam olabilme mücadelesidir. Ä°nsanlığın dünya sahnesindeki temel rolü de budur. Hz. Adem (a.s) ile baÅŸlayan hayata anlam katmak ve bu anlam için yaÅŸama mücadelesi vermek kıyamete kadar durmaksızın devam edecektir. Atamız Hz. Âdem’in insanlığa bıraktığı bu miras kimi dönemlerde unutulmuÅŸtur. Bu unutkanlık dönemleri insanlığın yeryüzündeki en sancılı dönemleri olmuÅŸtur. Böyle dönemlerde Ä°lahi Ä°rade hayata aktif olarak müdahil olmuÅŸ, hatırlatıcı ve uyarıcı olarak Rahmet Elçilerini devreye koymuÅŸtur. Efendimiz de bu halkanın son zinciri olarak insanlığı son kez hayatın anlam ve amacını anlamaya davet etmiÅŸtir. Onun davetine Rabbimiz evrensellik kazandırarak zamanın eskitmesine ve mekânın sınır çizmesine müsaade etmemiÅŸtir. Kur’an ve O’nun terbiye ettiÄŸi ilk insan olan Efendimiz, insanlığın ÅŸaÅŸmaz pusulası olarak bizlere kılavuzluk etmektedir.
Öncelikle kendimizden başlayarak yaşamış olduğumuz mahalleye, şehre, ülkeye ve dünyaya baktığımızda insanlık hayatın anlamının fakında mı acaba? Bu sorunun cevabını zihin dünyamız bulmaya çalışırken bir başka soru beliriyor; hayatın anlamını anlamaya doğru yerden başladık mı?
Kuzeyden güneye, doÄŸudan batıya yönümüzü çevirip, Allah’ın bakmamızı istediÄŸi yerden insanlığa nazar edelim. Karşımıza objektif olarak insanlık alemi tablosunu koyduÄŸumuzda Müslüman’ından Hristiyan’ına, Yahudi’sinden Mecusi’sine, Hindu’sundan Budist’ine varıncaya kadar bütün insanlık aleminde yaÅŸanılan hayatların ruhunu yani anlamını kaybettiÄŸi acı gerçeÄŸi ile yüzleÅŸiyoruz. Özele inip kendimize baktığımızda ise hayatımızın cesede döndüğünü ama defnedilmediÄŸini görüyoruz. Defnedilmeyen cesetler gibi hayatlarımız da kokuÅŸmaya baÅŸlamış. Neyi aradığımızı, niçin var olduÄŸumuzu, nereye doÄŸru gittiÄŸimizi, bizlere mutmainliÄŸi getirecek ÅŸifrelerin nerede olduÄŸunu bir türlü bilemiyoruz.
Yukarıdaki nahoş tablonun en önemli sebebi, hayatın anlamını anlamaya doğru yerden başlamayışımızdır.
Hayata anlam katan ALLAH’tır. Öyleyse önceliÄŸimiz Allah’ı doÄŸru bir ÅŸekilde tanımak ve anlamak olmalıdır. Yani Allah’ın hakkını teslim ederek iÅŸe baÅŸlamalıyız. Rabbimiz bizleri terbiyeye kendisini doÄŸru bir ÅŸekilde tanıtarak baÅŸlamış ama insanlığın bu konuda sık sık tökezlediÄŸine Hac suresinin 74. ayetinde ÅŸu ÅŸekilde dikkat çekmiÅŸtir: “Onlar, Allah’ı gereÄŸi gibi anlayıp, kavrayıp, takdir edemiyorlar.”
Allah’ı doÄŸru bir ÅŸekilde tanımak ve anlamak ancak Kur’an ile mümkün olabilir. Öyleyse her ÅŸeyden daha çok sevdiÄŸimizi söylediÄŸimiz (inancımızın gereÄŸidir) Rabbimizi kendisinin kelamından tanıyarak iÅŸe baÅŸlamamız gerekiyor. Öncelikle Allah isminden baÅŸlayarak Kur’an’da Rabbimizin kendisi için kullandığı Esma’sının anlamını doÄŸru bir ÅŸekilde anlamak hayatımıza anlam katacak ilk adım olacaktır. Böylece yaÅŸadığımız hayatın merkezine Allah’ı koymuÅŸ olacağız. Bu aynı zamanda Allah’a teslim etmemiz gereken ilk haktır.
Bundan sonra ikinci adımda O’nun bizden neler istediÄŸini doÄŸru bir ÅŸekilde belirlememiz gerekiyor. Bu bize O’nu razı edecek amellerin neler olduÄŸu sorusunun cevabını verecektir. Böylece O’nun sevgisini kazanma mücadelesi içinde buluruz kendimizi. Ä°ÅŸte bu mücadele insanın yeryüzündeki en kutlu mücadelesidir.
Allah’ı razı etmek için yaÅŸamak ne kadar Allah’ın hakkıysa, Allah’ın bizim için yaptıklarına razı olmakta o kadar Allah’ın hakkıdır. Unutmayalım ki takdire rıza göstermemek isyandır ve Allah’ın hakkına tecavüzdür.
Hayata anlam ve amaç katmak için Allah’ın haklarını doÄŸru bir ÅŸekilde belirlemek ve o hakları teslim etmek ne kadar önemliyse Efendimizi doÄŸru anlamak ve hayatı onunla el ele yaÅŸamak da o kadar önemlidir. Åžunu da unutmayalım ki Efendimizi doÄŸru tanıyıp, anlamadan Allah’ın haklarını teslim edemeyiz. Onu, Kur’an’ın bize tanıttığı gibi kabul etmeliyiz. Böylece hayat yolculuÄŸumuzda yol arkadaşımız Efendimiz olacaktır.
Efendimizin sünnetlerini kendimiz için vazgeçilmez hayat prensipleri edinmek onun hakkını teslim etmektir ve mahşerde ona hediye olarak takdim edebileceğimiz en kıymetli sermayemizdir.
Selam ve dua ile Cumanız mübarek olsun.
Henüz yorum yapılmamış.